İçimizdeki yeni yerler keşfetme isteği, bizi resmi tatilleri müsaade alarak çoğaltmaya ya da tarihler el verirse hafta sonu ile birleştirerek seyahate çıkmaya itiyor. Bilhassa hafta sonlarıyla birleştirebildiğimiz tatiller bizi çok keyifli ediyor. Bu yıl 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın pazartesi gününe denk gelmesi bizlere 3 günlük bir tatil yapma fırsatı sunuyor. Enuygun, bu kısa tatilde gidebileceğiniz birbirinden hoş yerleri sizin için araştırdı.
Tirilye / Mudanya / Cumalıkızık / Gölyazı
Türkiye’nin en kalabalık 4. ili olan Bursa, kısa tatiller için ülkü bir kent. Bilhassa birbirlerine yakın pozisyondaki Tirilye, Mudanya, Cumalıkızık ve Gölyazı destinasyonları eşsiz bir 3 günlük rota… Trilye’de görüntüsü, ismini aldığı mis kokulu çamlar ve taze lezzetlerle dolu kahvaltısıyla Çamlı Kahve, Tirilye seyahatini unutulmaz kılmak için sizi bekliyor. Burada Osmanlı periyodunda eğitim alanında ıslahatların yapıldığı süreçte inşa edilen Taş Mektep’i gezmelisiniz. Tirilye Kültür Merkezi, Postane, Fatih Cami, Avlulu Hamam, Dündar Konutu ve Aya Yani Manastırı da görmeniz gereken yerler ortasında.
Mudanya Mütarekesi’nin imzalandığı Mudanya Mütareke Meskeni Müzesi’ni, el işi tezgâhları ve rengarenk sokaklarıyla ünlü Girit Mahallesi’ni kesinlikle görmelisiniz. Şayet seyahatiniz esnasında yüzmek de isterseniz Mudanya’da halk plajları bulunuyor.
Bursa’da kahvaltı etmeniz gereken bir başka yer de Cumalıkızık Köyü. Kerpiç, tahta, taş karışımıyla yapılan konutlarla dolu, betondan yapılan konutların bulunmadığı köyde kahvaltı edebileceğiniz çok yer bulunuyor. Uzun bir kahvaltının akabinde nostaljik sokakları, Küpeli Ev’i, Cumalıkızık Camisi’ni ve Cin Aralığı’nı da ziyaret edebilirsiniz.
Bursa’nın en güçlü antik yerleşimlerinden Gölyazı bir vakitler Apollon Krallığı’nın da başşehriydi. Uluabat Gölü üzerinde yüzermiş üzere görünen bu adayı baştan başa yürümek aslında 15 dakika. Siz de Gölyazı’da gün doğumu ya da batımını izleyebilir, Uluabat Gölü’nde sandal çeşidi yapabilir, Zambak Tepe’ye çıkabilir, Ağlayan Çınar’ın önünde hoş bir fotoğraf çekilebilirsiniz.
Kaz Dağı / Cunda / Ayvalık
İsviçre Alpleri’nden sonra dünyanın en pak havasına sahip olmasıyla bilinen Kaz Dağı, yakınlarındaki Cunda ve Ayvalık ile eşsiz bir rota. Seyahat için İstanbul’a yaklaşık 5 saatlik uzaklıktaki bu rotaya bir otobüs bileti alabilir böylece pak havaya doyabilir, Marmara’nın serin sularında yüzebilir ve her akşam enfes deniz eserleri tadabilirsiniz.
Bu rotanın Kaz Dağı kısmında görmeniz gereken birinci yer natürel ki yeşilin binlerce tonuna sahip Kazdağı Ulusal Parkı. Dağın en yüksek noktasında yer aldığı için tüm görünüme hakim olabileceğiniz Sarıkız Türbesi’ni, kıssasına dair bir sinema yapılmış Hasanboğuldu Şelalesi’ni, yürüyüş yapmayı sevenlerin beğenisini kazanan doğal hoşluk Darıdere Tabiat Parkı’nı ve hoş fotoğraflarınızda olağanüstü bir art fon olacak Şahinderesi Kanyonu’nu gezebilirsiniz. Buradayken keşkek, börülce ekşilemesi ve höşmerim üzere lezzetleri de tadabilirsiniz.
Rotanın Cunda ayağı sevdiklerinize çok hoş hediyelikler alabileceğiniz, enfes deniz eserleri ve mezeler tadarak kendinizi şımartabileceğiniz durağı. Buradan Agios Yannis Kilisesi’ne çıkmadan, Ayışığı Manastırı’nı görmeden, Despot’un Evi’ne uğramadan ve Rahibe Okulu’na gitmeden ayrılmamanız gerek.
Rotanın son ayağı Ayvalık, bölgenin meşhur tostuna ve Susurluk ayranına doyacağınız yer. İlçede görmeniz gereken birinci yer alışılmış ki Ege adalarının görünümünü ve gün batımını izleyebileceğiniz seyir terası Şeytan Sofrası. Sarımsaklı’yı, Saatli Camii’yi, Ayazma Kilisesi’ni, Badavut Sahili’ni ve Ayvalık Çarşısı’nı da görmelisiniz.
Gaziantep / Halfeti
Üç günde mutfağı UNESCO tarafından tescillenmiş Gaziantep’i ve ünü sonlarımızı aşan Halfeti’yi gezerek hem tarihi açıdan hem de gastronomik açıdan tatmin edici bir seyahat yapmanız mümkün. Gaziantep enfes lezzetleriyle öne çıkan bir yer. Hatta sırf bir günlük seyahat için uçak bileti alıp kentin enfes tatlarını deneyimleyip geri dönenler bile var. Gaziantep’te küşleme, Alinazik, yuvalama, simit kebabı, içli köfte, katmer, lahmacun, baklava ve künefe yemeniz gerek. Gastronomi seyahatinin akabinde Zeugma Mozaik Müzesi’ni, kentin kültür mozaiğine dair kıymetli ipuçları veren Şahinbey Savaş Müzesi’ni, bakır kapların diyarı Bakırcılar Çarşısı’nı, baharat ve otantik hediyelikler alabileceğiniz Zincirli Bedesten Çarşısı’nı gezmelisiniz.
Şehirde Gaziantep Kalesi, Hamam Müzesi, Medusa Arkeolojik Cam Eserler Müzesi, Zeugma Antik Kenti, Tahmis Kahvesi, Emine Göğüş Gaziantep Mutfak Müzesi, Kaleoğlu Mağarası da görülmeyi bekliyor. Tüm kenti keşfetmek 3 gün sürebilir ancak kente yaklaşık 1 saat uzaklıktaki Halfeti’yi görmezseniz seyahatiniz eksik kalır. Antep’ten Halfeti’ye geçmek için 3 defa toplu taşıma değiştirmeniz gerekiyor. Bu nedenle araç kiralamayı ya da taksi ile gitmeyi seçebilirsiniz.
Kara güllerin doğal olarak yetiştiği tek yer olan Halfeti, Rumkale’nin geçmişte harap olmasıyla yerleşimin karşı kıyıya taşınması sonucu oluşmuş bir yer. 2000 yılında Birecik Barajı’nın imali sırasında Halfeti’nin yarısı sular altında kaldı. Siz de Gaziantep’e gitmişken Halfeti’yi de görmeli hatta gölde bir seyahat yaparak bölgeyi derinlemesine keşfetmelisiniz.
Safranbolu / Amasra
Hem tarihi açıdan varlıklı hem de yeşilliklerle dolu sıradaki rota Batı Karadeniz’den… Keyifli bir 3 gün için Safranbolu ve Amasra rotasını izlemeyi tercih edebilirsiniz. Karabük ilinin tarihi ve turistik ilçesi Safranbolu, klasik Osmanlı mimarisini yansıtan konutlarıyla eşsiz bir bölge. Türkiye’nin Dünya Miras Listesi’nde yer alan 9 kültürel varlıktan biri olan Safranbolu’da öncelikle cumbalı konutlarla dolu sokakları gezerek keşfetmeniz gerek. Zira sokaklarda yürümek bile bölgeyi anlamanız için epey kâfi olacak. Burada sokakların yanı sıra Cinci Han ve Hamam’ı, muhafaza altındaki müze köy Yörük Köyü’nü, Kristal Teras’ı, kireç taşlarının binlerce yıl aşınmasıyla oluşmuş Tokatlı Kanyonu’nu ve doğal varlık kabul edilen Bulak Mağarası’nı görmenizi tavsiye ediyoruz. Rotanın Safranbolu ayağında ıspanak ya da pazı ile hazırlanan bükmeyi, lezzetli kuyu kebabını, safranlı lokumları ve kahvaltıların baş tacı su simidini tatmalısınız.
Martı seslerini dinleyebileceğiniz ve gidenlerin “huzur” sözüyle tanımladığı Amasra ise seyahatinizi daha da unutulmaz kılacak bir rota. Birden fazla kişi tarafından Karadeniz’in en hoş kıyı kasabası olarak görülen ilçede gezilecek ve görülecek çok şey var. Amasra’nın birinci ve tek müzesi olma özelliğine sahip Amasra Müzesi, ilçenin simgelerinden Kemere Köprüsü, gözyaşı döküyormuş üzere görünen Ağlayan Ağaç, iki ana kütleden oluşan Amasra Kalesi’ni ve yüzmeyi seviyorsan Bozköy Plajı’nı görmeli, kentin simge yiyeceklerinden Amasra salatası ve Amasra pidesini kesinlikle tatmalısınız.
Eskişehir / Ankara
Son rotamız evvel Eskişehir’i ayrıntılıca gezip sonrasında Ankara’ya giderek Ceddimizi ziyaret etmek isteyecekler için ülkü. Keşfedilecek yer hiç bitmesin isteyenler için eşsiz bir rota olacak Eskişehir’de Odunpazarı meskenlerini, Şazova Parkı’nı, Porsuk Çayı’nı, Kurşunlu Cami ve Külliyesi’ni, Kent Park’ı ve Atlıhan El Sanatları Çarşısı’nı gezmelisiniz. Çiböreği, göbeteyi, met helvayı, balaban köfteyi ve cevizli haşhaşlı ekmeği yemeden Ankara’ya geçmemelisiniz. Başkentte ise Zafer Bayramı ruhunu en coşkulu formda yaşayacağınız Anıtkabir’i, Etnografya Müzesi’ni, Kurtuluş Savaş Müzesi’ni ve Ankara Cumhuriyet Müzesi’ni katiyen ziyaret etmelisiniz. Vaktiniz kalırsa Kızılay Meydanı’nı, Atakule’yi, Seğmenler Parkı’nı ve Atatürk Orman Çiftliği’ni de gezmenizi öneriyoruz.
