Sağlıklı görünmek, yalnızca wellness evreninde değil, estetik dünyasında da yükselen bir trend. “Bu sebeple, yaşlanmayı büyük oranda durdurabilen, yaş aldıkça ciltte oluşan deformasyonların önüne geçebilen ve hatta zamanı geri çevirebilen teknolojilere büyük bir ilgi var” diyor Op. Dr. Dilek Avşar, Vogue Türkiye’ye verdiği röportajda. Kendi adını taşıyan Etiler merkezli Avşar Estetik’te görev yapan doktor, şu sıralar birbirini tamamlayan kombin uygulamalara sıkça başvurduğunu anlatıyor: “İnce kırışıklıklar, doku kayıpları ve matlık gibi sorunların tamamını giderebilmek için önce cildin alt tabakalarındaki kolajeni uyarıp, üretimini tetikleyen radyofrekans tedavilerinden yardım alıyoruz. Sonrasında cildin tüm vitamin ihtiyacını tek seferde karşılayacak özel karışımlardan oluşan multivitamin enjeksiyonlarını mikroiğnelerle tasarlanan teknolojik bir cihazla, sorunlu bölgelere yoğunlaşacak şekilde yüzün tamamına uyguluyoruz. Son etapta ise cildin en üst tabakasını lekelerden arındırmayı, pürüzsüzleştirmeyi hedefleyen lazer uygulaması var.” Avşar’a göre tek ziyarete sığdırılabilen, leke, ince kırışıklık, sarkma ve yaşlanma izlerini silen bu üçlü tedaviyi yılda bir ya da iki defa yaptırmak, sonuçları muhafaza etmek için yeterli.
Neredeyse cerrahi mertebede sonuçlar elde edebilen radyofrekans tedavileri, son dönemlerin en heyecan verici gelişmelerinden biri. “Özellikle de etkinliği üç ila beş yıl süren teknolojiler, ameliyat olmak istemeyenler, neştersiz güzelleşmek isteyen 35 – 60 yaş arası kadın ve erkek hastalarım için müthiş fırsatlar sunuyor” diye giriyor söze estetik cerrah Op. Dr. Serdar Bora Bayraktaroğlu. Nişantaşı’nda hizmet veren SBB Clinic’in kurucusuna göre, Profound, neştersiz yüz gençleştirme uygulamaları arasında başı çekenlerden. “Çoğunlukla orta miktarda yüz yaşlanması sorunuyla gelen genç danışanlarıma, cerrahi operasyon yerine sunduğum güçlü bir alternatif bu.” Gevşek cilt yapısı; yanak oluğunun doku kaybından ötürü derinleşmesi; iri ve yağ tutmaya müsait yüz anatomisi; ağız ve dudak çevresini de kapsayan alt yüz bölgesinin yanı sıra gıdıdan boyna doğru uzanan sarkmalar da Profound teknolojisi sayesinde giderilebiliyor. Uygulama, mikro iğneleme teknolojisini kullanarak ciltte sıkılıktan sorumlu kolajen ve elastini “tam beş kat daha fazla” uyarıyor. Dr. Bayraktaroğlu şöyle özetliyor: “Profound başlığına yerleştirilen mikro iğneler cilt altına giriyor ve buradaki kolajen yatağını 68-69 derecelere ısıtıyor. Bu sıcaklık kontrollü olarak korunurken iğnenin başlığında yer alan küçük bir sensör, kolajen tabakasının sıcaklığını saniyede on defa ölçerek ısının kontrollü bir şekilde tüm kolajen yatağına aktarılmasını sağlıyor. Böylece işlem güvenli ve etkin bir noktaya taşınıyor.”
Ortalama 45 dakikalık tek bir seansta cildi içeriden yenileyerek yüz germe operasyonuna alternatif sunan bu uygulama için elbette belirli bir hazırlık ve takip sürecinden geçmeniz gerek: “Tüm yönergeleri sağlayarak uygulama öncesi ve sonrası hastayı takibe alıyoruz. Lokal anestezi veya hafif bir sedasyon altında yapılan işlemin öncesinde kan sulandırıcı özelliğe sahip aspirin, ağrı kesici ya da bitkisel içerikli ürünlerin kullanımını kesiyoruz, örneğin. Uygulamadan hemen sonra hastayı kliniğimizde dinlendirip, oluşabilecek ödem ve şişlikleri buz uygulamalarıyla yatıştırıyoruz. Bir hafta sonra ise hastayı tekrar kliniğe davet edip, bu uygulamanın bir parçası olan özel bir bakım yapıyoruz. Sonuçlar altıncı haftadan itibaren başlıyor; üçüncü aydan itibaren net bir biçimde görülüyor ve zamanla güçleniyor. Tam da bu dönemde, hastayı tekrar klinikte misafir ederek değişimi belgeleyen resimler çekiyorum. Ve artık sonuçları karşılaştırmaya hazırız.” Üstelik Profound teknolojisi sadece yüz değil vücudun çeşitli bölgelerinde de etkili.
Özellikle kol ve bacaklarda oluşan doku kaybı ve gevşeme sorunlarını giderebilen, selülit görünümünü de tedavi edebilen bir başka radyofrekans uygulaması ise Morpheus. Karın ve kol içi sarkmaların yanı sıra çatlakları yok etmekte de başarılı; Dr. Avşar’ın “dünyada da son derece popüler” dediği ilk tercihi. “Yüz, göz, alın ve vücut için değişik çaplı başlıklara sahip bu cihazla cildin altına uyarı vererek kolajeni kısaltıyor, yüzeyde gerginlik ve sıkılaşma sağlıyoruz” diyor Avşar ve ekliyor: “Burada Endolift adlı örümcek ağı lazer uygulamasından da yardım alabiliyoruz. Yüz başlığıyla, yani, çok ince bir kanülle cilt altına girip, derin dokuya radyofrekans verip, gıdıyı yok ediyor, çeneyi belirginleştiriyor, göz altı torbalarını gideriyoruz.” İnvazif olmayan etkileriyle sosyal hayata hızlıca dönmeyi mümkün kılan yüz gençleştirme uygulaması, ortalama 45 dakika ila 1 saat sürüyor; sonuçlarını ise iki ila iki buçuk yıl koruyor.
Estetik dünyasında “kendi yağınla kavrulmak” deyimine karşılık gelen bir uygulama daha var ki, verdiği etkili sonuçlarla alanını hayli genişletmiş durumda. “Yeni nesil yağ enjeksiyonları, kendi pratiğimde en sık başvurduğum ve en çok sevdiğim işlemlerden” diyor plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrah Op. Dr. Barış Keklik. Acıbadem’de konumlanan Barış Keklik kliniğinin kurucusu, sebebini şöyle açıklıyor: “Dolguların, uygulanan bölgede yapısına göre 6 ile 18 ay arasında etki gösterdiğini biliyoruz. Bunun nedeni, vücudun dolgu maddesine karşı enflamatuar tepki vermesi ve zamanla dolguyu eritmesi. Üstelik vücut dolguyu eritirken o bölgede ödem gibi enflamasyonlara ve hatta kendi dokumuzda hasara neden olabiliyor. Zaman içinde tekrarlanan işlemlerle cilt renk değişimine uğruyor; ödem sayesinde o eski, doğal görünümünü yitirebiliyor. Tüm bu sebeplerden ötürü, az miktar da olsa yağ dokusu olan hastalarda dolgu yerine yağ enjeksiyon işlemini tercih ediyorum.”
Yaklaşık 30 – 40 dakika süren üç aşamalı işlemde hastanın kendi dokusundan, kök hücreden alınan zengin yağ dokusu, hacim ve gençlik kazandırmak üzere cildin çeşitli bölgelerine enjekte ediliyor: “Öncelikle yağ alınacak bölge; genellikle karın veya bacak iç kısımları lokal anestezik sıvıyla uyuşturuluyor ve kanamayı önlemek amacıyla adrenalinle şişiriliyor. Özel bir kanül yardımıyla 60 cc yağ dokusu alınıyor. Alınan yağ dokusu sıvı ve kan hücrelerinden ayrıştırılmak üzere santrifüj yöntemiyle, yani merkez kaç kuvveti kullanılarak hazırlanıp saflaştırılıyor. Ardından, uygulanacak bölgenin özelliklerine göre inceltilip enjekte ediliyor.” Toplam üç seans yapılması, yılda bir kez tekrarlanması önerilen uygulamanın sonuçları neler mi? “Daha parlak, genç ve doğal bir görünüm” diyor Keklik ve ekliyor: “Zira ilerleyen yaşla üretimi azalan cildin temel yapıtaşı kolajen dokunun üretimini artıran yaşlanma karşıtı bir işlem bu.” Yağ enjeksiyonlarının sadece estetik yüz gençleştirme amaçlı değil, popo ve meme estetiğinde doğal sonuçlar almak üzere kullanıldığını, özellikle yanık gibi skar dokularının oluştuğu bölgelerde onarım amaçlı da başvurulan bir tedavi olduğunu not düşelim.