Hiç şüphesiz tarçın oldukça davetkar bir kokuya sahip. Bunun en büyük nedeni ise sağlığımıza birçok faydasının bulunması. Cinnamomum cinsine ait ağaçlardan elde edilen tarçın kabuğu, koruyucu polifenoller ile antioksidan özelliklere sahip bitki bileşiklerinin yanı sıra yoğun oranda potasyum, manganez ve kalsiyum içerir. The Juhi Ash Center’ın CEO’su ve kurucusu Juhi Singh bu bahara için “Sağlığımız üstündeki faydaları ve aromatik özellikleri nedeniyle yüzyıllardır kullanılmaktadır” diyor. Tarçın, Ayurveda, geleneksel Çin tıbbı ve daha fazlası gibi eski tıbbi geleneklerin merkezinde yer almaktadır.
Bugün piyasada iki çeşit tarçın ağırlıklı olarak satışa sunuluyor: Kasia (Çin) tarçını ve Seylan tarçını. Pharmakon Supernatural’ın kurucusu Rachelle Robinett, “Kasia en yaygın ve genellikle uygun fiyata sahip tarçın türüdür. Seylan tarçını ise farklı bir şekilde işlenerek daha tatlı, daha nüanslı, çiçeksi, tatlı ve zarif bir şekilde baharatlı bir lezzet sunar.” (Singh’e göre Seylan tarçını bazen “gerçek tarçın” olarak da adlandırılır.)
Robinett, tüm çeşitlerin fitokimyasallar içerdiğini ve bitkilerin nasıl yetiştirildiğine, hasat edildiğine ve işlendiğine bağlı olarak tatlarının ve faydalarının arttığını ya da tamamen kaybolduğunu belirtiyor. Yine de tarçının bu kadar popüler olmasının geçerli bir nedeni bulunuyor: “Kolay ulaşılabileceğiniz bu baharatın kullanımı son derece basit ve son derece faydalıdır” diyor.
Tarçının sağlığa faydalarından bazılarını ve (belki de tatlı merkezli) tarçın kullanımını nasıl genişleteceğinizi öğrenmek için okumaya devam edin.
Tarçının öne çıkan faydaları
Los Angeles ve Londra merkezli doğal tıp uzmanı Dr. Nigma Talib, “Son yıllarda tarçının sağlığımız üstündeki faydalarına dair araştırmalarda hızlı bir artış yaşanıyor. Özellikle de içerdiği biyoaktif bileşenlere dair. Doğal tıp uzmanları artık bu baharatın diyabet, sindirim sistemi rahatsızlıkları, iltihaplanma ve daha fazlası gibi rahatsızlıklar üstündeki olumlu etkilerini kabul ederek hasta tedavilerindeki bütünsel yaklaşımlarında tarçın kullanma geleneğini sürdürmeye başladılar.”
Çatlak ve diğer cilt rahatsızlıklarına yardımcı olabilecek bir antimikrobiyal olarak da işlev gören tarçının öne çıkan asıl özelliği kan şekerini düzenlerken gaz ve şişkinliğin azalmasına yardımcı olması. Los Angeles merkezli doğal tıp uzmanı Dr. Brendan Courneene, “Araştırmalar, tarçının yemekten önce veya yemekle birlikte tüketildiğinde karbonhidratları sindirmeye yardımcı olan sindirim enzimlerini inhibe edebileceğini ve böylece yemekten sonra kan şekeri artışını yavaşlattığını gösteriyor” diyor ve ekliyor: “Bu, insülin duyarlılığını ve glikoz alımını iyileştirmenin yanı sıra, diyabetik ilaçlara benzer şekilde kan şekerini dengeleyen bir etkiye sahiptir.”
Yukarıda belirtildiği gibi tarçın, oksidatif stresle mücadeleye ve kronik hastalık riskini azaltmaya yardımcı olabilecek antioksidanlar içerir. Talib, “Bu antioksidanlar, serbest radikallerin neden olduğu rahatsızlıklara karşı bizleri korurken kendinizi daha enerjik hissetmenizi de sağlar” diyor. Tarçının ayrıca kan dolaşımını artırdığı ve hatta kolesterolü ve kan basıncını düşürdüğü, hipertansiyonu ve dolayısıyla kalp hastalığı riskini azalttığı düşünülmektedir. Son olarak, kabuk antibakteriyel ve anti-fungal özelliklere de sahiptir.
Herhangi bir dezavantajı var mı?
Kasia tarçını, kanserojen olarak kabul edilen bir fitokimyasal olan kumarin içerir ve ayrıca çok fazla tüketildiğin karaciğere zarar verebilir. Robinett, “Çin, Saigon ve Endonezya tarçını, orta derecede hepatotoksik (karaciğer toksisitesi) potansiyele sahip olduğuna inanılan önemli miktarda kumarin içerebilir” diyor. Bununla birlikte, yüksek düzeyde Cinnamomum cassia içeren geleneksel bir bitkisel formül olan Kampo’yu düzenli olarak alan kişiler üzerinde yapılan bir Japon çalışmasında “kumarin kaynaklı karaciğer hasarı belirtisi görülmediğini” de belirtiyor.
Her zaman olduğu gibi, tıbbi özellikleri için yeni bir besine yaklaşırken, özellikle de tedavi edici veya yüksek dozlarda (diğer bir deyişle büyük miktarlarda) almadan önce bir uzmandan tavsiye alın. Tarçını topikal olarak uygulamayı tercih ederseniz, bu konuda da dikkatli olmanızda fayda var. Dr. Courneene, “Tarçın, içerdiği cinnamaldehydeler nedeniyle tahriş edici olabilir” diyor. “İçerdiği bileşim nedeniyle, konsantre tarçın yağının doğrudan cilde uygulanması asla tavsiye edilmez . Çünkü güneş ışınlarına maruz kaldığında güneş yanığı oluşabilir.”
Çoğunlukla (ve biraz bilinçli düşünerek) tarçın güvenli, basit ve rutininize dahil etmesi kolaydır. İşte yapabilecekleriniz:
Tatlılarda kullanın
Eğer siz de bizim gibiyseniz, “tarçın” denildiğinde aklınıza gelen ilk şey hiç şüphesiz unlu mamullerdir. Düşünsenize bir yandan tarçınlı kurabiyenizi tüketirken bir yandan da sağlığınızı koruma altına alıyorsunuz. Ayrıca kahvenizi çubuk tarçınla karıştırabilir; chia puding ya da yulaf ezmesine öğütülmüş tarçın serpebilirsiniz.
Beslenme rutininize ekleyin
Tatlı tüketiminizi arttırmak size uygun gelmiyorsa, tarçını tüketmenin başka yolları da var elbette. “Tarçın tuzlu yemeklerde harikalar yaratabilir” diyen Robinett, bu baharatın fırında kabak, et ve kavrulmuş sebzelere eklenmesini öneriyor. Ayrıca tarçın çayı tüketme veya tarçın besin takviyesi alma da bir seçenek.
Sağlıklı yaşam rutininizi renklendirin
Tarçın hem cildi hem de zihinleri temizlemek için kullanılabilir. Singh, “Tarçın, uygun şekilde seyreltildiğinde akne ve mantar enfeksiyonları gibi sorunlara yardımcı olabilecek antimikrobiyal özelliklere sahip bir uçucu yağ olarak kullanılabilir” diyor. Yukarıda belirtildiği gibi, söz konusu seyreltme ve nokta testi esastır. Aromaterapi için kullanıldığında -ister tütsü formunda ister dağınık bir uçucu yağ olarak- içimizi ısıtan baharatlı kokunun ruh haline iyi geldiği ve kaygı duygusunu azalttığı düşünülmektedir.