Kendini bir kahve bağımlısı olarak tanımlayan biri olarak, cevabım genellikle—ne zaman ihtiyacınız varsa veya canınız istiyorsa—olurdu. Ancak, son zamanlarda yaşadığım uykusuzluk sorunları bu soruya daha dikkatli yaklaşmamı sağladı. Bilim, şeker ve köpüklü krema olmadan, dikkatli bir şekilde tüketildiğinde kahvenin antioksidanlar açısından zengin olması sayesinde sayısız fayda sağlayabileceğini gösteriyor. Araştırmalar, günlük bir fincan kahvenin kalp ve beyin sağlığını destekleyebileceğini öne sürüyor. Ancak önemli olan sadece ne içtiğiniz değil, aynı zamanda ne zaman içtiğinizdir. Uzmanlar, kahvenin yaşamınızı etkilememesi için zamanlamayı doğru yapmanın önemli olduğunu vurguluyor.
Kahveyi içmek için en iyi zaman nedir?
iThrive’ın kurucusu beslenme uzmanı Mugdha Pradhan, “Kahve, doğal bir uyarıcı olan kafeini içerir” diyor. Pradhan, “Bu, vücudun kalp atış hızını ve enerji harcamasını artırarak metabolizmanızı hızlandırabileceği anlamına gelir. Bu yüzden sabahları kahve içmek—uyandıktan yaklaşık 90 dakika sonra—etkili olabilir; çünkü bu, vücudun doğal kortizol ritmiyle uyum sağlar” diyor. Sabahları egzersiz yapmayı seven biriyseniz, egzersizden önce filtre kahve içmek fiziksel performansı artırabilir ve yağ yakımını destekleyebilir, egzersiz sonrasında ise kas iyileşmesine yardımcı olabilir.
Bununla birlikte, kahveyi sabahın erken saatlerinde aç karnına içmemeniz en iyisidir. Aç karna içilen kahve mide asidi üretimini tetikleyebilir ve rahatsızlığa neden olabilir. Bu yüzden, kahveden önce hafif bir yemek veya atıştırmalık ile başlamanız en iyisidir. Ayrıca, bu sabahın erken saatlerinde zaten zirveye ulaşan kortizol seviyelerinizin aniden yükselme riskini de azaltır.
Öğleden sonraki kahve molanız geç saatlere kadar sürmemeli.
Beslenme uzmanı ve diyetisyen Anupama Menon, “Öğle yemeğinden sonra enerji seviyeleriniz düşer ve bu noktada bir fincan kahve birçok kişi için enerji verici olabilir” diyor. Öğleden sonra erken saatlerde içilen bir kahve, günün ilerleyen saatlerinde içilen kahveden daha etkili olabilir. Kortizol seviyeleri öğleden sonra doğal olarak düştüğü için, kahvedeki kafein uyanıklığı artırabilir ve ihtiyacınız olan enerjiyi sağlayabilir.
Ancak uyanıklığı artırma kapasitesi göz önüne alındığında, saat 16:00’dan sonra kahve içmekten kaçının; bu özellikle geceleri uykuya dalmakta zorlananlar için geçerlidir. Yaklaşık sekiz saatlik bir ömre sahip olan kafein, yatma vakti geldiğinde sisteminizde hala mevcut olabileceğinden, uyku düzeninizi bozabilir.
Kahvenin ne kadarı çoktur?
Kahve tüketmek için bir ideal zamanınız var ama doğru miktar ne kadar? Mugdha, “Kahve bir diüretik görevi görür ve vücudu susuz bırakma eğilimindedir. Bu nedenle, çok fazla kahve içerseniz, susuzluk yaşarsınız ve idrara çıkmanız artar” diye uyarıyor. Bununla mücadele etmek için, besinleri yenilemeye yardımcı olan filtrelenmiş ve yeniden mineralize edilmiş bir su tüketerek vücudunuzu susuz bırakmamaya odaklanabilirsiniz. Aşırı kafein tüketimi ayrıca östrojen seviyelerini yükseltebilir ve potansiyel olarak kilo alımına yol açabilir. Bu tür senaryolardan kaçınmak için kahve tüketimini sınırlamak önemlidir. Menon, “Kahve tüketimini günde 500 mg’dan daha az olacak şekilde sınırlayarak, kahvenin olası faydalarından ve susuz kalmanın olası olumsuz etkilerinden yararlanabilirsiniz. Bu, günde 4 fincandan fazla değildir.” diye bilgilendiriyor.
Uzmanlar, kahve yerine birkaç alternatif içecek düşünmenizi öneriyor.
Kafein isteğiniz kahvenizi doğru zamanda içme iradenizi etkiliyorsa, Mugdha Pradhan bazı alternatif içecekler öneriyor. Geleneksel bir Güney Amerika çayı olan Yerba Mate, ani kafein artışları olmadan nazik bir enerji artışı sağlar ve antioksidanlar açısından zengindir. Temiz kakao parçacıklarından ve hindistancevizi sütünden yapılan sıcak kakao ise ruh halinizi ve motivasyonunuzu artırabilir.